Sermaye şirketleri, kişisel yararlara yönelik olmanın yanı sıra ekonomideki yüksek etkinliğinden ötürü ulusal yarara da yöneliktir. Ticari yaşamda yüksek önemi bulunan sermaye şirketlerinin bir türü olan anonim şirket adına kuruluşu, işleyişi ve yapısı yönünden sıkı düzenlemeler öngörülmüştür. Açıklanan nedenlerden ötürü konu ile yakından ilgilenen bir hukukçunun gözetimi veya danışmanlığı doğrultusunda işleyişini sürdürmelidir.
Avukatlık Kanunu’nun 35/3. maddesine göre; TTK’de öngörülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler yani sermayesi 250.000 TL ve üzeri olan A.Ş ‘ler sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır.
Ne yazık ki yasal düzenlemeye karşın uygulamada anonim şirketlerin önemli bir çoğunluğu kanunda belirtilen bu zorunluluğu yerine getirmemektedir.
Anonim şirketlerin temel ilkelerinden biri olan “malvarlığının korunması” ilkesi,[1]ağırlıklı olarak iç etkenlere ilişkindir. Dış etkenler ile kurulacak olan ilişkilerde anonim şirketi temsil görevi yönetim kurulundadır. Avukat bulundurma zorunluluğunu yerine getirmeyen şirketin yönetimindeki yetkili organ ya da kişiler, bu zorunluluğun yerine getirilmemesi ile ilgili oluşabilecek zararlardan sorumlu olacaktır.
[1][1] PULAŞLI Hasan, Şirketler Hukuku Şerhi, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018 c.1 s.717-719